Merhaba

Eskişehir İlk Haber'in yeni köşe yazarı Ulaş Kutlu'nun kaleminden hukuk ve adalet kavramları...

Değerli okurlar, hukuk içerikli yazılarımla bugünden itibaren bu köşede sizlerle olacağım. İlk köşe yazımda hukuk ve adalet kavramlarını sizler için ele aldım.

Hukuk kelimesi bildiğimiz üzere, kökeni Arapça “haklar” anlamına gelmekte olup, tarihsel açıdan ise uzun bir geçmişe sahiptir. İnsanoğlu doğal yaşamda, hayatta kalma endişesi ile bir araya gelerek toplu yaşam alanları oluşturmaya başlamıştır. Daha sonraki süreçte yerleşik yaşama geçen insanoğlu, toplumsal yaşamın temellerini atmıştır. Toplumsal yaşam ise, ilkel olan bir araya gelme düşüncesini daha da gelişerek, insanları belirli kurallar içerisinde bir arada yaşamaya itmiştir. Baktığımızda hukukun temelleri de tam bu sırada insanoğlu tarafından atılmıştır.

Modern anlamda hukuk ise, Fransız Devriminden sonra ulus devletlerin ortaya çıkması ile oluşmaya başlamış ve günümüzde de hala toplumsal yaşam değiştikçe ve geliştikçe kendine yeni alanlar açılan bir disiplin haline gelmiştir. Bu dönemde ise en çok kabul gören tanımı şudur: “Belirli bir zamanda belirli bir toplumdaki ilişkileri düzenleyen ve uyulması, devlet tarafından belirli bir yaptırıma bağlanmış kurallar bütünüdür.” Pek tabii ki, hukuk kuralları, insan davranışını temel alarak belirli emir, yasak veya izinlerle ‘olması gereken şeyi’ ifade eder. Ve bu ‘olması gereken şeyin’ ihlali karşısında da hukuk düzeni tarafından öngörülen bir yaptırım vardır, o da cebirdir. Bu cebrin icrası ise günümüzde devlet tekelindedir. Toplumsal yaşamda bir araya gelen insanlar da bir egemenlik anlayışı ve hukuk kuralları içerisinde, siyasal bir iktidar altında örgütlenmesiyle devleti oluşturmaktadır. Hukuk ve hukuk kurallarının devletin yapısı ve işleyişindeki önemi devlet tanımından da anlaşılacağı üzere büyüktür.

Peki, hukuk sadece bu tanımlardan mı ibarettir?

Hukuk sadece uyulması gereken yazılı kurallar bütünü müdür?

Yukarıda da yer verdiğimiz üzere, hukuk sadece bir kurallar bütünü olmayıp bizi hep ‘olması gereken şeye’ götürmektedir. Modern toplumlar bu ‘olması gereken şeyin’ adalet duygusu olduğunu vurgulamaktadır. Peki, adalet, hakka ve hukuka uygun olan mıdır, yoksa devlet tarafından konulan hukuk kuralları, yani kanunlar, hakka ve hukuka aykırı olsa da adil midir? Bu konu hukuk felsefesi içinde yer alan önemli tartışmalardan bir tanesidir ve bence hep tartışılmaya da devam edilecektir.

eskisehirilkhaber.com