Kanal 26 televizyonunda hazırlayıp sunduğum Hayat Okulu programına, bu hafta başarılı iş insanı Gökhan Yıldırım konuk oldu.
Gökhan Yıldırım Eskişehir’de dünyaya gelmiş, pazarcılık yaparak başlayan iş yaşamı onu Sosyete GKHN mağazalar zincirine, turizme, inşaat sektörüne ardından da medya patronluğuna doğru evirmiş. Geldiği yer son durak mıdır, bilemiyorum ama izlenimim: Böyle heyecanlı, çalışkan, proaktif aynı zamanda eğitimli bir kişiliğin burayı son nokta olarak kabul etmeyeceği yönünde.
Gökhan Yıldırım, Spor Bilimleri Fakültesi mezunu. Belli bir dönem futbol oynamış, antrenörlük yapmış, İlgimi çeken şey, Yer Bilimleri Fakültesi’nde yapmış olduğu yüksek lisans oldu. “Neden spordan sonra yer bilimleri?” diye sordum kendisine, güven ve itibar dedi kısaca ve ekledi: “İnşaat sektörüne girince, böyle bir karar aldım. İnşaat ile ilgili pratik bilgilerim vardı ama teorik olarak da kendimi geliştirmeliydim. Deprem ve risk yönetimini önemsiyorum, yaptığım inşaatları eğitimli ve bilinçli bir şekilde sürdürürsem bunun hem kendime hem de müşterilerime yararlı olacağını düşündüm.”
İlk başlarda hayata olan küskünlüğü ona bitmek bilmeyen bir enerji, mücadele azmi ve çalışkanlık kazandırmış. “Benim motivasyon kaynağım hayat oldu, ona olan küskünlüğüm oldu,” diyor, suratı sertleşiyor birden. Belli bir noktaya geldiğinde ise, Ailesine, çevresine ve sevenlerine karşı olan sorumluluğu, yeni planlar oluşturmasına, stratejiler geliştirmesine ve onu inavosyon arayışı içine itmiş. Çin’le başlayan takı ticareti sonrası Sosyete GKHN mağazaları tüm ülkeye yayılmış, değişik illerde 32 şube açmış. “Artık ithalat yapmıyoruz, İstanbul’da bulunan atölyemizde üretiliyor ürünlerimiz” diyor. Altını çizmek istediğimiz bir diğer nokta ise, kadın istihdamı yaratılmış olması. Eskişehir’de 200’e yakın evde kadınlar üretim yapıyor, aile bütçelerine katkı sağlıyor, üretilen ürünler Sosyete GKHN mağazalarında tüketiciyle buluşuyor.
Pandemiyle birlikte Sosyete GKHN mağazaları da kırılma yaşamaya başlıyor. Gökhan Yıldırım buna da bir çözüm buluyor. “Hemen,” diyor, “e ticaret için alt yapı oluşturduk. Kargo firmalarıyla anlaştık, ithalat durmuştu bizde stoklarımıza yöneldik. Tüketici davranışlarını okuyarak yol haritamızı bu şekilde oluşturduk.” İşler yolunda giderken bir firmayı yönetmek, ticaret yapmak kolaydır, asıl işler bozulmaya başladığında liderler yaptıkları stratejik hamlelerle ön plana çıkarlar. İşte bu sözü doğruluyordu Gökhan Yıldırım. Ailesi ve çocuklarından bahsederken gözlerini aşağıya bıraktı, tatlı bir gülümseme yayıldı suratında, işte o zaman anladım ki, aile Gökhan Yıldırım’ın olmazsa olmazıydı.
Hani der ya Ursula Le Guin, “Bir yolculuğun başında, hedefe ulaşmak çok önemli görünür. Ancak hedefe varıldığında esas önemli olanın yolculuk olduğunu anlarsınız”
Doğduğumuz andan itibaren, hayat denilen uzun yolculuğa başlarken, ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, hayata geliş amacım ne, ben ne istiyorum, olmak istediğim yer burası mı? Sorularını sormamız gerekiyor belki de. Gemimiz uzak limanlara doğru hareket ederken, rüzgar değildir onun yönünü tayin eden, ne yöne yelken açtığımızdır. Yelkenlerimizi açıp, uzak denizlere bilinmeyenlere doğru yoluculuğa başlarken, gemimizi iyi donatabildik mi? Nereye ve hangi limana götüreceğiz onu, kaptan olarak yetkinliklerimizin farkında mıyız? Tehlikeleri önceden sezip gerekli önlemleri alabildik mi? Yoksa rastlantısal bir yolculuk mu bu? İşte böyle bir yolculuğun belki de en iyi örneği Gökhan Yıldırım.
Ne diyelim yolu açık olsun, ayağına taş değmesin.
Sevgiyle kalın.