Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Sağlı Sollu Haber Genel Yayın Yönetmeni Arif Anbar’la görüştü, tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu.

Şimdi, Anbar soracak, Kurt yanıtlayacak...

A. ANBAR: Türkiye, yaklaşık bir buçuk yıldır dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgınıyla mücadele ediyor. Söz konusu salgın hem sosyal hem ekonomik yönden olumsuz etkilere yol açtı. Bu problemi Odunpazarı Belediyesi ekseninde ele alırsak, belediye ne tür sıkıntılar çekti? Yatırımlarda son durum ne? Sosyal yardımlarda gerekli çalışmalar yapılabildi mi?

HALK MARKET 6 BİN KİŞİYE ULAŞTI

K. KURT: Haliyle Türkiye’deki ekonomik sıkıntılar nedeniyle bazı yatırımları durdurduk. Bu dönemde sosyal yardımlar öne çıktı çünkü. Enerjimizi daha çok o alanlara harcadık. Mesela olimpik bir yüzme havuzu hedefimiz vardı. Efendim bir spor kompleksi hedefimiz vardı. Bunları öteledik. Belki de görev süremizin bitimine kadar yapamayacak duruma geldik. Öte yandan, zorunlu olarak durdurduğumuz yatırımlar sonucu elde edilen tasarruflarla sosyal belediyeciliği öne çıkardık ve halkın gıda, ilaç, dezenfektan, maske, internet erişimi gibi pandemi döneminde temel ihtiyaç haline dönüşen ihtiyaçları karşılamaya çalıştık. Örneğin Halk Markette aşağı yukarı 3 bin 800 esnafa ‘esnaf kart’ verdik ve esnafa destek olduk. Yine Halk Market, esnafımız dışında, pandemiden önce yaklaşık bin 200 vatandaşımıza hizmet veriyordu. Bu sayı pandemide 2 bini buldu. Yani toplamda yaklaşık 6 bin hemşerimize Halk Market’ten gıda desteği sağlamış olduk.

A. ANBAR: Bu noktada şunu sormak isterim: Salgın döneminde aşevi üzerinden de ihtiyaç sahiplerine yardım yapıldığını biliyoruz. Öte yandan, aşevi hesaplarına bloke konduğunu da biliyoruz. Süreç ne aşamada?

BELEDİYE O UYGULAMAYI YARGIYA TAŞIDI

K. KURT: Aşevinden şu anda yaklaşık 2 bin aileye günde 2 öğün olmak üzere sıcak yemek hizmeti sunuyoruz. Şimdi ortada böyle bir tablo varken, hele hele pandemi dönemindeyken, bizim aşevlerimize yardım toplamamızı engelleyen İçişleri Bakanlığı’na ya da Eskişehir Valiliğine, 2860 sayılı kanun gereği, o kanuna uygun olarak bir dilekçe verdik. Dedik ki: ‘Bize, belediye kanununa göre yardım toplamaya izin vermiyorsunuz, bu kanuna göre biz yardım toplamak istiyoruz.’ Bunun karşılığında Vilayet bize dedi ki: ‘Hayır siz bu kanuna göre de yardım toplayamazsınız, çünkü pandemi sürecinde yardımı ancak biz yaparız.’ Biz de buna karşılık mahkemeye gittik. Çünkü belediye kanununa göre, belediyeler her türlü bağışı kabul edebilir. Ayrıca 2860 sayılı yardım toplama kanununa göre de kamu kurum ve kuruluşları, bu kanundan muaftır, kendi kanunlarına göre para yardımı toplayabilirler. Şimdi her iki yardım toplama kanununa rağmen bize ‘hayır toplayamazsınız’ dediler.  Umarım hukuk işler ve açtığımız dava doğru bir sonuca ulaşır.

A. ANBAR: Buraya kadar tamam; pandemi, çalışmaları sıkıntıya düşürdü, ancak yine de muhalefet sizden daha doyurucu, daha detaylı bir cevap bekliyor ve şunu soruyor: Niçin taahhütlerinizi yerine getirmediniz? Ben bu soruya bir ekleme yapayım: Pandemi döneminde bütün projeler mi askıya alındı, yoksa yapılan veya yapımı süren proje var mı?

‘İNSAFSIZLIK!’

K. KURT: Şimdi bakın, Türkiye’deki bütün yatırımlarda olduğu gibi bizim seçim öncesi sözünü vermiş olduğumuz 25 vizyon projemizin de bir kısmı sıkıntıya girecek. Bu bir gerçek. Ama kimse telaşlanmasın. Biz açık, şeffaf bir bütçe yapan bir belediyeyiz. Bütçemizi yaparken 2020’nin kötü günlere gebe olduğunu hissettik ve ‘2020 yılı bütçesi yatırım bütçesi değil borç ödeme bütçesidir’ dedik. Şu anda ülkede borcu hiç ciddiye alınmayacak belediyelerden birisiyiz. Ekonomik bir sorunumuz yok. Taahhütlerimizi günü gününe yerine getiriyoruz ve işçimizin, emekçimizin, esnafımızın alacaklarını da zamanında ödüyoruz. Belediye olarak sıkıntımız yok. Pandemiyi de fırsata çevirerek ciddi anlamda borç ödedik, tasarruf da yaptık. Ama bu hiçbir şey yapmadık anlamına gelmez. Pandemide bir buçuk yıl hiç kimse hiçbir şey yapmadı. Personelimiz çalışamadı. Uzun süre kısıtlamalar nedeniyle evde kaldılar. Özel durumları nedeniyle yasal olarak izinli sayılan personelimiz oldu. Kreşlerimiz, Halk Merkezlerimiz, Spor İşlerimiz, Kültür İşlerimiz kapandı ve personelleri çalışmadı. Hem o personellerimize para ödedik hem de çalışamadıkları için yapmamız gereken işleri yapamadık. Yani bana ‘niçin taahhütlerinizi yerine getirmediniz’ diye sorarlarsa, ben bu soruyu ‘insafsızlık’ olarak değerlendiririm. Çünkü devlette bu işi yapamadı, AKP’li belediyeler de yapamadı.

KIZILİNLER’E TERMAL TESİS GELİYOR!

Ama biz o söz verdiğimiz vizyon projemizin de yarısını gerçekleştirmişiz. Hicri Sezen Parkı’nı bitirdik. Güneş Enerji Santralini bitirdik. Taziye evinin birini Kireç’te bitirdik. Ağapınar’daki belediyeye ait bir yapıyı düzenledik ve taziye evine dönüştürdük. Sevinç’te bir Göç Kampüsü yaptık ve orayı ayrıca insanların kullanabileceği bir Halk Merkezi haline getirdik. Dolayısıyla dört mahallenin ihtiyacı vardı, üç mahalleyi çözüyoruz. Çavlum’da da çalışma yapılıyor, yıl sonuna kadar orası da biter ve biz taziye evi sözümüzü de yerine getirmiş oluruz. Taziye çadırı sözümüzü zaten yerine getirdik. 5 Halı saha sözü verdik, ikisini yaptık. Diğer üç halı sahayı da görev süremizin sonuna kadar yaparız diye düşünüyorum. Yaşlı Bakım Evimizin yakın zamanda temelini atıyoruz, tamamıyla belediye olarak biz yapacağız. Bu merkezde bir belediye polikliniği de var. Engelli Yaşam Merkezi inşaatı 2021 de başlar. Yenikent Pazar Yeri’nin 2022 yılı içinde biteceğini öngörüyoruz. Dolayısıyla söz verip de yapamayacağımız pek bir şeyimiz kalmıyor. Bizim seçim vaadimiz olmayıp da gerçekleştirdiğimiz bir kalker ocağı uygulamamız da oldu ve şimdi taşlarımızı üretmeye başladık. Yine Alpu Belediyesiyle iş birliği yaparak bir kilit taş üretme fabrikası kurduk Eskişehir’de. Esas büyük iş şu: Eşenkara’da bir termal projeye başladık. Kızılinler’de 3 kuyunun dışında Eşenkara bölgesinde termal su arama haklarını biz aldık. Bu projemizi Kültür ve Turizm Bakanlığı kabul de etti, hatta küçük de olsa 500 bin liralık destek verdi. Şu an sondaj çalışmalarımız devam ediyor. Orada termal işi gerçekleştireceğiz ve orayı farklı bir noktaya getireceğiz.

A. ANBAR: İfadelerinizde ısrarla tasarruf ve borç ödemeden bahsediyorsunuz. Tasarruf konusunda verebileceğiniz net bir örnek var mı?

K. KURT: Mesela Odunpazarı’nda taşeronu tamamen kaldırdık. Mesela şu anda Odunpazarı Belediyesinde kiralık araç kalmadı. İş makinesi, kamyon, servis otobüsü dahil. Şu anda belediyenin ve Odunpazarı AŞ’nin toplamda araç sayısı 250’yi geçti ve biz bunlara ekstradan para ödemiyoruz. Dolayısıyla oradan yaptığımız tasarrufla başka işler yapıyoruz. Güneş enerji Santralini yaptık, malzemesini satın aldık, parasını peşin ödedik, işçiliğini yaptık, beş kuruş borcumuz yok. Borç sorunumuz, kredi sorunumuz yok, kredi kullanmıyoruz zaten. Şimdi Yaşlı Bakım Merkezi dedik, bütün malzemelerini biz aldık, biz yapacağız. Tasarruf dediğiniz böyle olur.

A. ANBAR: Özellikle eleştirildiğiniz bir konu var. Seçim döneminde açıkladığınız 25 vizyon projeden biri olan ‘100 kreş’ projesi. Salgın nedeniyle yavaş ilerlediği görülüyor. Hızlanacak mısınız? 100’ü bulabilecek misiniz?

‘YAPAMADIĞIMIZ KREŞLERİN HESABINI ÖDERİZ’

K. KURT: Evet, biz seçim vaadi olarak 100 kreş dedik. Bir buçuk yıllık pandemi sürecini çıkarırsak, biz bu kreşlerin yapabildiğimiz kadarını yapacağız. Şu ana kadar Kurtuluş’ta bir kreş, Osmangazi Mahallesinde bir kreş, Üniversite Evlerinde bir kreş yaptık. Emek Mahallesi ve EMKO’nun içinde kreş planlaması yapılıyor. Vadişehir’de büyük bir yeri kreş haline dönüştürüyoruz. Yani 2021 yılında 6-7 kreşi hayata geçireceğiz, öğrenci kabulü yapacağız. Algıyla bu işi götürmeye çalışanlar yanılıyor. Bizim şu anda Ihlamurken’teki kreşimiz, Emek’teki Oyunpazarı’mız, Arasta’daki kreşimiz zaten var idi ama pandemide kapattık. Bunlarla beraber bu yıl sonuna kadar 8-9 tane faaliyette olan kreş olacak. 2022 yılında bu kreşlere 7-8 tane daha eklemeyi planladık. 2023’te yine buna eklemeler gerçekleştirirsek, 2024’e kadar 100 olmasa bile 5 yıl önce verdiğimiz 100 kreş sözümüze yaklaşırız. Yapamadığımız kısmının da hesabını öderiz. Tabi bir başka hedefimiz, herkesin kreş hakkı olduğunu herkesin beynine sokmak. Milli Eğitim de açsın, Ticaret Odası da açsın, Sanayi Odası da açsın, Tabip Odası da açsın, ama devletin kurumları da açsın. Defterdarlık’ta, Maliye’de kaç kişi çalışıyor? Onların çocuklarının da kreşe gitmeye hakkı olduğunu savunmaya devam edeceğiz.

A. ANBAR: Odunpazarı Belediyesinin geleneksel hale getirdiği ulusal ve uluslararası festivalleri var. Yaz geldi. Belediye festivallerle ilgili bir planlama yaptı mı? Vatandaşlara müjde verebilecek misiniz? Yoksa bu yıl ertelendi mi? 

K. KURT: Bu yıl belirsiz olduğu için festivalleri yapmama kararı aldık. Bir de Eylül-Ekim’den korkuyoruz, uluslararası bir taahhüde giremediğimiz için bir programlama yapmak istemiyoruz. Ancak turizm ve kültüre yönelik çalışmalarımızı açık alana taşımak suretiyle gerçekleştireceğiz. Etkinliklerimizi büyük ölçüde Seramik Park’taki amfi tiyatroda ve Hicri Sezen Parkı’nın olduğu yerde gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

A. ANBAR: Şimdiden önümüzdeki belediye seçimleri için hesap yapıldığı konuşuluyor. Özellikle merkezdeki üç büyük belediye için çeşitli aday isimleri fısıltı yöntemiyle öne sürülüyor. Bu konuşulanlar doğru mu?

‘KİŞİLERLE UĞRAŞACAK HALİM YOK’

K. KURT: Bu konuşulanların çoğu doğru, ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Ama benim siyasete bakış açım bu doğrultuda değil. Hem yanlış bulurum hem bu işlere girmem. Öncelikle tüm Eskişehirlilerin hatta tüm Türkiye’nin şunu iyi bilmesi lazım. İlk yapılacak seçim Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimi. Bu nedenle hedef Millet ittifakının adayının cumhurbaşkanı seçilmesidir, milletvekili sayısının da çoğalmasıdır. Kazım Kurt bütün varlığını, bütün siyasi mücadelesini bu çerçevede verecektir. 2023 sonrasını şu anda düşünmüyorum. Kim belediye başkanı olacak, kim belediye meclis üyesi olacak, kim büyükşehir, kim küçük şehir olacak, bunlar benim ilgi alanımda değil. Ben 2024’te görev süresini dolduracak bir belediye başkanı olarak birincil siyasi hedefimin 2023 ya da öncesinde yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminin Millet ittifakı tarafından kazanılmasıdır. Yaptığım tüm çalışmalar bu doğrultudadır. Bunun dışında hiçbir tartışmaya girmem. Hiçbir kişinin ya da kurumun hedefi beni ilgilendirmez. Kim ne yapıyorsa yapsın, yanlış yapar. Çünkü 2023’te yeniden Recep Tayyip Erdoğan kazanacak olursa, artık Türkiye’de tek adam rejimi geri dönülmez biçimde yerleşmiş olur. Zaten o da bu hedef doğrultusunda her türlü manevrayı yapmak suretiyle kazanmaya çalışıyor. Biz de Millet ittifakının adayının kazanması doğrultusunda mücadele içerisindeyiz. O nedenle ben ne parti içindeki eleştirilerle meşgul olurum, ne ittifak partileriyle ilgili ağzımdan olumsuz bir söz çıkar. Ne de kişilerle uğraşacak halim yoktur. Sistem, rejim, anayasa söz konusudur. Bu nedenle ben kapı kapı geziyor ve çalışıyorum. Asla ve asla CHP rozetimi çıkarmam, asla ve asla CHP’nin organizasyonunun merkezinde olduğu bir ittifak çalışmasını zarara uğratacak işlem içerisinde olmam.

A. ANBAR: Peki, her ne olursa olsun her politikacının aklının ucunda bir amaç vardır. Sizin önümüzdeki seçimlerde büyükşehir belediye başkan adaylığı ya da milletvekilliği adaylığı gibi bir düşünceniz var mı?

‘2023’Ü KAYBEDERSEK 2024’Ü HERKES UNUTSUN’

K. KURT: Şimdi bakın… Cumhurbaşkanlığını kaybedersek, bu anayasa daha kötü hale gelirse, kararnamelerle tek adamın yönettiği bir ülkede değil belediye başkanı olmak, vatandaş olarak kalmak bile pek çok gencin kabul etmediği bir şey. Yani Türkiye’nin bundan sonrası çok karanlık ve tehlikelidir. Mesela bize şöyle bir yazı geldi: Kaymakamlık, bize, bundan sonra yapılacak resmi yazıları kendilerinin üzerinden yapılmasını istedi. Yani bizi bazı şeylere alıştırmaya çalışıyorlar. Yarın bunu zorunlu kılarlarsa? Yani ben 2023’ü kaybedersek, 2024’ü herkes unutsun derim.

A. ANBAR: Yanıtladığınız son iki sorudan hareketle şunu sormak isterim. Önümüzdeki belediye başkanlığı seçimi nedeniyle merkezdeki ve kırsaldaki belediye başkanları arasında sorun yaşandığı ifade ediliyor. Dahası, gruplaşmalar yaşandığı ve rakiplere karşı hamleler geliştirildiği söyleniyor. Bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?

‘ARKADAN DOLANMAKLA BU İŞLER OLMAZ’

K. KURT: Belediye başkanlarının kişisel olarak yaşadığı problemler görevlerini ya da siyasi hedeflerini zarara uğratmayacak bir noktadaysa beni ilgilendirmez. Yani beni kimse sevmek zorunda değil. Ben de hiç kimseyi sevmek zorunda değilim. Ortak hedef doğrultusunda hiç tanımadığım biriyle çalışabiliyorsam, diğer belediye başkanıyla da çalışabilirim. Benim için sıkıntı yok. Herkesin yetki ve görev alanı bellidir, bu doğrultuda yürürüz. Geri kalan tarafı dedikodudur. O dedikodu kısmında ben yokum. Ben gerçekçi siyasetçiyim. Siyasi tavır siyaset içinde olur. Dedikoduyla arkadan dolanmakla bu işler olmaz. Biz Eskişehir’de DSP’yi de sayarsak 7 belediye başkanıyız. Kurallar ve demokratik gelenekler çerçevesinde ilişkilerimizi sürdürürüz. Belediye başkanları arasındaki ilişki resmi kurallar içerisinde olur. Fazla bu işin duygusal tarafı yoktur. Ben bu tartışmalar içinde yokum, olmam da. Dedikodu yapanlar var, dedikodusu ayyuka çıkmış olanlar var ama bunların doğru olmadığını düşünüyorum.

A. ANBAR: Söz konusu sorunun CHP il kongresinden sonra iyice belirginleştiği düşünülüyor?

‘KONGREYİ KAN DAVASINA DÖNÜŞTÜRDÜLER’

K. KURT: Yani, Eskişehir’de il kongresinden dolayı bir cepheleşme var. Şimdi bunun doğru bir şey olmadığını ben biliyorum. Ben 40 yıldır politikayla uğraşıyorum. Eğer kongre sonucuna göre kendimizi dizayn edecek olsaydık şu anda bizim Eskişehir’in yarısıyla küs olmamız gerekirdi. Böyle bir şey olmaz. Kongre Pazar günü olur Pazartesi sorunlar biter. Parti içinde Ali seçilmiş Veli seçilmiş bunun hayat memat meselesi olduğunu düşünmüyorum. İl başkanı kim olursa olsun benim arkadaşımdır, il başkanımdır. İlçe başkanı da öyledir. Ben herkesle çalışırım. Bu yarışın sonuçları bellidir. Girdiğiniz zaman iki sonuç vardır. Ya kazanırsınız ya kaybedersiniz. Kaybetmeyi göze alamazsanız, kazanamazsınız. Kaybettiğiniz zaman da dünyanın sonu gelmez. Hayat devam eder. Ama bu kongreyi ne yazık ki Eskişehir’deki bazı arkadaşlarımız maalesef kan davasına dönüştürdü. Sanki herkesin bir yere seçilmesi zorunluymuş gibi. Öyle bir şey yok. Türkiye’de CHP’li 250 belediye başkanı var. Bu 250 belediye başkanının 200’ü kurultay delegesi değil. Yani dünyanın sonu değil. O nedenle bunu üstüne basa basa sürdürmenin particilik olduğunu düşünmüyorum.

A. ANBAR: Peki, ya siz delege seçilemeseydiniz, kızar mıydınız?

‘UFAK İŞLERLE UĞRAŞACAK ADAM DEĞİLİM’

K. KURT: Benim bu partide çektiğim sıkıntıları demek ki arkadaşlar görse, demek ki Eskişehir’i memleketi terk edecekler. Böyle bir şey olmaz. Üç kere disipline verildim. İki kere atıldım. Bunlar dünyanın sonu değil. En güçlü olduğunuzu hissettiğiniz anda sıfıra inebilirsiniz. Nitekim öyle oldu. Biz tek adaylı il kongresi yapacaktık, yapmadılar kongreyi, ben il başkanı olacağımı zannederken partiden atıldım. Onun için bunlar ufak iş. Ben de ufak işlerle uğraşacak adam değilim. Ben büyük işlerle uğraşırım. Tartışma zeminine kim ne yaparsa yapsın girmem. Değil parti içindeki tartışma, ittifak içinde bile tartışmaya girmem. Yoksa Kazım Kurt çok şey söyler ama lüzum yok, sırası değil. Sırası gelirse de hiç kimseden korkmam. Yani içimde bir ukde kalmaz. Düşündüğümü adamın yüzüne karşı söylerim, hiç sorun olmaz.

A. ANBAR: Ya Milletvekilleri? Jale Nur Süllü ve Utku Çakırözer’le aranız nasıl? Her şey yolunda mı?

‘HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI’

K. KURT: Şimdi Milletvekillerimiz, iki tane biliyorsunuz. İki milletvekilimiz de kendilerine göre bir sistem geliştirmişler ve çalışıyorlar. Benim şu anda dört dörtlük bir süper ilişki içerisinde olduğum söylenemez. Çünkü ben siyasete farklı bakıyorum. Onlar da kendilerine göre farklı bakıyorlar. Baktıkları yere göre konuşuyorlar. Ben ortak siyasi kültür içerisinde milletvekilinin yapması gerekeni, belediye başkanının yapması gerekeni, il ilçe başkanının yapması gerekeni biliyorum. Herkes üzerine düşeni yapmalı. Bunun yolu nedir? CHP tüzüğüdür, programıdır. Tüzükte ne yazıyorsa ben ona göre hareket ederim.

A. ANBAR: Peki, milletvekilleri tüzüğü uyguluyorlar mı?

K. KURT: Tüzük uygulanmalıdır. Uygulanmıyorsa vekil düşünmelidir, ben değil. Ben şimdi doğrudan ‘filan vekilimiz şunu yapmıyor’ demem. Ama herkes şapkasını önüne koyacak ve düşünecek. Tüzük ne diyor? Program ne diyor? Ben ne yapıyorum? Herkes buna göre hareket ederse hiç sıkıntı kalmaz.

A. ANBAR: Bu noktada önem verdiğim bir soru var. CHP, yerel seçimlerde üç merkez belediyeyi banko alıyor. Fakat genel seçimlerde AK Parti’ye sürekli kaybediyor. Buna hangi sebepler etken oluyor?

YILMAZ BÜYÜKERŞEN FAKTÖRÜ

K. KURT: Yerel seçimde Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen faktörünü hiç kimse inkar edemez. Dolayısıyla artı 5-10 puanla başlayan bir pozisyonda oluyoruz. Ve zaten yerel seçimle genel seçim arasında o kadar fark oluyor. Dolayısıyla Hoca’nın Eskişehir halkı tarafından benimsenmesi, sevilmesi CHP’ye ya da Hoca’nın aday olduğu partiye artı getiriyor. Şimdi genel seçim hem liderin duruşuna, hem adaylara, hem parti politikalarına bağlı. Yerel seçimde mevcut belediye başkanlarının bir avantajı var. Hoca’nın avantajı var. İki avantajla başlıyorsunuz. Genel seçimde tersine; Erdoğan var, iktidar olmasının avantajı var, iki sıfır yenik başlıyorsunuz. Bu nedenle Eskişehir’de farklı bir sonuç çıkıyor. Belediye başkanları parti politikalarını öne çıkaracak savunmalar içerisinde olmalıdır. Biz yerelden geneli kazanacaksak yerelde yaptığımız işlerin CHP’li olduğumuz için yapıldığını anlatabilmeliyiz. Yani kişi kendi adına değil parti adına çalışmalı. Şimdi ben yaptığım işlerin tümünde parti programına bakarak hareket ediyorum.

A. ANBAR: Konuyla bağlantılı olarak şu soruyu yönlendirmek isterim: Eskişehir’de CHP doğru milletvekili adayı seçimi yapabiliyor mu?

‘UTKU ÇAKIRÖZER’DEN ŞİKAYET OLMUYOR’

K. KURT: Eskişehir’de adaylar konusunda şimdiye kadar hep mutlaka bir kontenjan kullanıldı. Bu da sıkıntı yarattı. Parti örgütleri ister istemez kendilerine haksızlık yapıldığını düşündü. Şimdi siz çalışıyorsunuz, koşturuyorsunuz, emek veriyorsunuz, Eskişehirli ama Eskişehir’de hiç yaşamamış Sayın Cevdet Selvi geliyor oturuyor insanların morali bozuluyor. Yine Tayfun içli geliyor. Yine başka bir seçimde dolanıyor Süheyl Batum geliyor. Utku Çakırözer Eskişehirli ama Eskişehir’de yaşamamış o geliyor; neyse şimdi artık benimsendiği için Utku Bey’den bir şikayet olmuyor. Dolayısıyla bu kontenjanlar Eskişehir’i örgüt olarak sıkıntıya sokuyor. Sadece Eskişehir’de değil birçok yerde bu olabiliyor. O nedenle aday tespiti çok önemli. Örgütü bir şekilde memnun etmek gerekir ki örgüt çalışsın.

A. ANBAR: Siyasetten devam edelim. Hatta az önce cevapladığınız son il kongresi sorusunu anımsayalım. Söz konusu kongrede Gaye Usluer’le hareket etmiştiniz. Fakat Usluer, kongrenin üzerinden çok geçmeden CHP’den istifa edip Muharrem İnce’nin liderliğini yaptığı Memleket Partisi’ne katıldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

'ZAYIF DURUMA DÜŞMEM SÖZ KONUSU DEĞİL'

K. KURT: Gaye Hoca bizim birlikte politika yaptığımız, kongrelerde birlikte hareket ettiğimiz bir arkadaşımızdı. Ama benim bilgim dışında, tartışmadan, bana da bir açıklama yapmadan istifa etmiş. İstifa ettikten sonra aradı ve haber verdi. Allah yolunu açık etsin. Çünkü onun üzerinden bizi parti içerisinde eleştirmeye, yıpratmaya çalışanlar oldu. Bu da çok sığ bir politika idi. Benim Gaye Hanım’ın partiden ayrılmasıyla bir zayıf duruma düşmem ya da kişiliğimden taviz vermem söz konusu değildir. Bu partide çok adam geldi gitti. O gidenlerle bizim iyi niyetle kurduğumuz ilişkilerin bir olumsuzlanması mümkün değildir. Gaye Hanım’la biz uyumlu bir çalışma yapabilirdik. Gitmeseydi iyiydi, ama gitti. Küslük olmaz ama… Ben siyasetçiyim, dolayısıyla hareketlerimin birçoğu siyasi pozisyona göre olur. Dolayısıyla çok artık eskisi gibi olmaz Gaye Hanım’la.

A. ANBAR: Peki, Memleket Partisi’ni ziyaret edecek misiniz? Kurucu İl Başkanı Ahmet Çetin’le görüşecek misiniz? Ya da görüştünüz mü? Sizi hiç aradı mı?

MEMLEKET PARTİSİ’NE KAPISINI KAPATTI

K. KURT: Yok aramadı. Ben Ahmet Çetin’i tanımıyorum. Herhangi bir ilişkimiz olmadı şimdiye kadar. Ama Memleket Partisi’nin kuruluş biçimi ve politika yapış anlayışıyla CHP’ye zarar verdiğini düşünüyorum. O nedenle ziyaret etmeyi düşünmüyorum partiyi. CHP kendini koruyacak mekanizmaları geliştirir. Şimdiye kadar çok parti ayrıldı. Ana gövdeyi olumsuzlayarak yapılacak bir siyasetin başarı getireceğini düşünmüyorum. Dolayısıyla CHP’lilerle Memleket Partililerin can ciğer kuzu sarması olması pek beklenemez. Şimdi Memleket Partisi Millet ittifakından yana olduğunu söylüyor. Millet ittifakının organizatörü Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu. E, sen, Kemal Kılıçdaroğlu’na her gün söversen nasıl orada olacaksın? Ben bunu anlamakta zorlanıyorum.

A. ANBAR: Memleket Partisi’ni değerlendirmişken bir de İYİ Parti’yi ele alalım. Bildiğiniz üzere İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Mehmet Ektaş görevinden istifa etti. Söz konusu istifanın zararı olur mu?

K. KURT: Umarım bizim ittifakımıza zarar vermez. Ben partinin içişleriyle ilgili bir değerlendirme yapmam. Tabii partide bir huzursuzluk olması doğru değil. Ben en kısa zamanda İYİ Parti’nin kurumsal yapı içerisinde sorunu çözeceğini düşünüyorum. Ben herkesi seviyorum.

A. ANBAR: Mehmet Ektaş’la iyi geçinir miydiniz?

K. KURT: Geçindim tabii. Biliyorsunuz Odunpazarı’nda bir seçim ittifakı olmadı. Ama ona rağmen ben İYİ Parti yöneticilerine ittifak sorumluluğuyla yaklaşmaya çalıştım. O nedenle Sayın Ektaş’la zaman zaman diyaloglarımız oldu. Ben bütün raporlarımı kendisine verdim. Mecliste tartışılmadan önce bütçeyi ve programı CHP il başkanına sunduğum gibi İYİ Parti il başkanına da sundum. O da bana eleştirileri varsa sanki aynı partideymiş gibi eleştirilerini yüzüme karşı söyleyebildi. İyi bir diyaloğumuz vardı. Ama ben iç işleyişe karışmam.

A. ANBAR: Ektaş’ın gitmesine üzüldünüz mü?

K. KURT: Yani sonuçta zarar görebiliriz diye düşündüğüm için üzüldüm. Kendisini de aradım ve konuştum ancak tabii etkileme şansımız olmaz.

A. ANBAR: Peki, İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu’yla aranız nasıl?

K. KURT: Ben olaya kurumsal olarak bakıyorum. Kişilerle bir derdim yok. Kabukcuoğlu Millet ittifakının seçtiği bir milletvekili. Dolayısıyla bizim ittifakımız sürdüğü sürece ben önünde düğmemi iliklerim. Aradığı zaman gereken hassasiyetle yardımcı olmaya çalışırım. Benim de bir sıkıntım olsa sanıyorum o da öyle yapar diye düşünüyorum.

A. ANBAR: Görüşüyor musunuz Arslan Bey’le?

K. KURT: Ara sıra uğrar zaten. Ben de bir sıkıntım olduğu zaman kendi milletvekillerime ulaşamazsam ona ulaşırım.

A. ANBAR: CHP’li vekillere ulaşamadığınız zamanlar oluyor o halde?

K. KURT: Yani olabilir… İşi vardır ya da o anda dönemez... Kendi milletvekillerimizle de her ne kadar dedikodular varsa da ben hiç sıkıntısız doğrudan telefonla her olayda doğrudan arayıp düşündüklerimi söyleyen ve görüşünü alan bir pozisyondayım.

A. ANBAR: Eskişehir’de en hararetli tartışmaların yaşandığı meclis, Odunpazarı Belediye meclisi. Bunun nedeni nedir? Diğer taraftan, AK Parti grubuyla ilişkileriniz nasıl? Alınan kararlarda hangi oranda oy birliği sağlanıyor?

‘BURHAN SAKALLI’NIN RAPORUNA AK PARTİ ÇOĞUNLUKLA KARŞI ÇIKTI’

K. KURT: Odunpazarı meclisinde ben tartışılsın istiyorum. Demokrasi tartışma rejimidir. Belediye meclis üyelerimiz tartışsınlar, konuşsunlar, Türkiye ve Eskişehir sorunlarıyla ilgilensinler. Biz gündem dışı konuşmaları kısıtlamadan herkesin istediği gibi yapması gerektiğini savunanlardanız. Ama bazı meclis üyesi arkadaşlar bundan sıkılıyorlar. Hayır, bence konuşulsun, tartışılsın, sabaha kadar sürsün, 2 gün tartışılsın, 5 gün tartışılsın. Çünkü kanun bize bu yetkiyi vermiş. Ama ne yazık ki ‘parmağı indirelim kaldıralım bir an önce gidelim’ mantığı hakim. Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızla yüzde 90’a yakın oy birliğiyle geçiriyoruz kararları. Bu iki anlama gelir. Birincisi, bizim idare olarak yasaya, yönetmeliğe ve geleneklere aykırı önergeyle gelmediğimiz anlamına geliyor. İkincisi de Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın da makul ve mantıklı gelen önergelere karşı çıkmadığı anlamına gelir. Yüzde 10’luk gibi bir karşı oy çıkışı olur, o da siyaseten belediyeye gerçekten ihtiyacı olan konulardadır. Çünkü siyaset ağır basar. Mesela hiçbir bütçemize evet demediler. Faaliyet raporu, performans programı; hiçbirini kabul etmediler. Halbuki buna karşı çıkmanın anlamı yoktur. Mesela Burhan Sakallı’nın hazırladığı faaliyet raporunu ben savundum ilk göreve geldiğim zaman. Ama Adalet ve Kalkınma Partililerin büyük bir kısmı hayır dedi. Onun için önemli olan Eskişehir’e ve Odunpazarı’na yararlı kararların çıkmasıdır. Örneğin Yenikent Pazar yerinin yapımı. Her seferinde karşı çıktılar, 5 sene uzadı bu yüzden. Buradan bizde zarar ettik, vatandaşta. Güneş Enerji Santralinin yapımına karşı çıkıldı ve süreç uzadı. Sonuçta yaptık ama iki üç milyona yapılacakken sekiz on milyon liraya yapılıyor. Dolayısıyla zarar oluyor.

A. ANBAR: AK Parti’nin Odunpazarı Meclisindeki en etkili ismi Murat Özcan. Sık sık karşı karşıya gelebiliyorsunuz ve atıştığınız zamanlar oluyor. Aranız nasıl Özcan’la?

‘ATIŞMA DEĞİL DİYALOG’

K. KURT: Şimdi Murat Özcan grup başkanvekili. Dolayısıyla onunla daha fazla diyaloğa giriyoruz. Atışma değil de, ben buna diyalog diyorum. Ben seçildiğim günden bu yana gündeme ekstra madde ilave etmemeye gayret ediyorum. Çok olağanüstü bir şey olursa ekleme yapıyoruz. O eklemeleri yaparken de hem gündemi hem gerekçemizi önceden Murat Bey’e iletiyor, bilgilendirmeye çalışıyorum. Ben şeffaf olmaya çalışıyorum. Sol, sosyal demokrat bir belediye başkanı gizli saklı iş yapmaz. Bizim parti programımız öyle yazıyor, biz de öyle yetiştik. Bu konuda Murat Bey’le atışma demeyelim ona, diyalog diyelim, iletişimi sürdürüyoruz kendisiyle. 

A. ANBAR: Gelelim bir başka konuya. Sanırım bu konuda da diyalog gerekiyor. URAYSİM ve Raylı Sistemler İhtisas OSB’den bahsediyorum. Ne düşünüyorsunuz bu iki konuda? Öte yandan, ortada Alpu Belediyesi’nin itirazını iptal eden bir mahkeme kararı da var.

‘URAYSİM’E KARŞI DEĞİLİM’

K. KURT: Tartışılan iki unsur var orada. Birisi URAYSİM, birisi raylı sistemler organize sanayi bölgesi. Şimdi ikisini karıştırmamak lazım. Termik santrali ayrı tutuyorum. Alpu’da tartışmanın alevlenmesinin nedeni raylı sistemler organize sanayi bölgesinin kurulacak olmasıdır. Hiç kimse URAYSİM’i tartışmadı. URAYSİM’e karşı değilim. Hiç kimse Eskişehir’de URAYSİM’e karşı çıkmadı. Alpu Belediyesi’nin açtığı dava zaten süre yönünden reddedildi. Çünkü URAYSİM kararı 10 yıl önce verilmiş. Şimdi 11 yıl önce ben milletvekiliyim. Bütçe komisyonu üyesiydim. İlgili yılın bütçesi geldiği zaman bütçe maddelerinin bir tanesinde Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi öğrencilerinin yatırdığı harçların merkezi bütçeye aktarılmasıyla ilgili bir hüküm vardı. Hemen fotokopisini çektirdim ve o zamanki rektöre bildirdim. Dedim ki sizin paralar gidiyor, buna ne öneriyorsunuz? Ne yapmalıyım? Önce olamaz dediler. Ertesi gün sabah rektör ve yardımcılarımız meclise geldiler görüştük, yine olamaz dediler. Sonra AKP’lilerle görüşler, ertesi gün anlaştık dediler. Bize de ‘sesinizi çıkarmayın’ dediler. ‘URAYSİM’in yapılmasına harcanacak bu para, bizde onu destekleyeceğiz’ dediler. Ben CHP’li bir plan bütçe komisyonu üyesi olarak eğitime harcanacak bir paranın buna aktarılmasını doğru bulmadığımı söyledim. Biz CHP olarak buna muhalefet ettik. Başından beri bu işi biliyorum. Ama ne oldu? 11 yıl geçti aradan, iktidarın kılı kıpırdamadı URAYSİM’le ilgili. Anadolu Üniversitesi’nin hiç umurunda olmadı. Organize Sanayi Bölgesi ile Sanayi Odası’nın ruhu duymadı.

'OSB YAPACAKLARSA URAYSİM BİNALARININ KUZEY TARAFINA YAPSINLAR'

Ama ne zaman ki bir organize sanayi ihtiyacı doğdu, o organize sanayiyi URAYSİM’le pazarlamaya çalıştılar. O organize sanayiyi URAYSİM’le cilalayıp ‘bak efendim URAYSİM’e karşılar’ algısı yaratmaya çalıştılar. Öyle bir şey yok. URAYSİM diye bir şey yok zaten, inşallah şimdi canlanır ve yapılır. Zaten oradaki tarlaları Mardinli almış, İstanbullu almış, Filistinli almış. Yani burada organize sanayi bölgesinin yapılmasına Sanayi Bakanlığı da karar vermiş. Şimdi bizimkiler onun kolaylaştırıcılığını yapıyor. O nedenle iki işi karıştırmamak lazım. Devlet Demiryolları ve Anadolu Üniversitesi iş birliğiyle URAYSİM yapılsın. Buna evet, itiraz yok, bir an önce yapılsın. Ancak raylı sistemler OSB’nin yapılacağı alan çayır. Çevre köylerin sulanır arazilerinin olduğu yer. Kaldı ki orada sulama kooperatifleri kanalıyla yer altı sulama sistemleri kurulmuş. Şimdi orası bozulacak ve oraya OSB yapılacak. Doğru olan şudur: İlla yapacaklarsa URAYSİM binalarının kuzey taraflarında tarıma elverişli olmayan alanlar var, orada yapsınlar. Ama şimdiki alan çayır olduğu için, kamulaştırma parası verilmeyeceği için mevcut yeri istiyorlar. Bir de oralarda tarla alanlara kıyak olacak.

A. ANBAR: Görüşmemizin önceki bölümlerinde pandemiyle mücadele kapsamında belediyenin durumunu değerlendirmiştik. Söz konusu sorunun çerçevesini genişletmek isterim. Sizce, Eskişehir, pandemi sürecinde şu ana kadar başarıyı yakaladı mı?

‘BELEDİYELER DE MERKEZİ HÜKÜMET DE ÇOK İŞ YAPTI’

K. KURT: Gerek belediyelerimiz, gerek merkezi hükümetin temsilcileri çok iş yaptı bu süreçte. Ama son verilerde aşıda da ön sıralardayız, vakada da ön sıralardayız, demek ki başarılı değiliz pandemiyi önleme konusunda. Odunpazarı Belediyesi olarak olağanüstü işler, fedakarlıklar yaptık. Hatta sosyal yardımlar adına ayırdığımız bütçe çoktan bitti. Dolayısıyla yeni kaynaklar bularak sosyal yardımlara devam edeceğiz. Ama bu yardımlar Eskişehir’in vaka sayısında ön sıralarda olmasını engellemeye yetmedi. İl Sağlık Müdürlüğüyle ilgili yorum yapmayayım. Çünkü ayrıntısını bilmediğim konuda bir şey diyemem. Ama şöyle olsun isterdim: Merkezi yönetimin temsilcileri üç büyük belediyeyi dışlamadan çok daha iyi işler yapabilirlerdi. Bizi hiçbir şeye karıştırmadılar. Bize hiçbir şey sorulmadı. Bize sadece talimatlar geldi. Biz o talimatları uygular pozisyona düştük. İnisiyatif alarak yaptığımız işleri de yasaklar koymak suretiyle, yardım toplamayı engellemek suretiyle bozmaya çalıştılar. Benim şu anda ne vaka, ne hasta, ne ölü, ne aşı, ne alınan önlemler konusunda hiçbir bilgim yok, tabii resmi olarak. Hiçbir toplantıda bunlar bize anlatılmadı. Toplantı sayısı da üçü beşi geçmedi. Dolayısıyla uyumsuz bir çalışma oldu. Yani çok büyük bir başarı beklemenin mümkün olmadığı görüldü.

A. ANBAR: Bağlantılı bir soru… Şehir Hastanelerini eleştirdiğinizi biliyoruz. Hükümetin bu süreçteki savunması ise Şehir Hastanelerinin pandemiyle mücadele sürecine üstün katkı sunduğu iddiası. Buna katılır mısınız? Şehir Hastaneleriyle ilgili görüşünüz değişti mi?

‘TÜRK HALKI TÜRKİYE TARİHİNDEKİ EN PAHALI SAĞLIK HİZMETİNİ ALIYOR’

K. KURT: Sağlıkta özelleştirmenin yolunu açan bir sisteme doğru gidişin işaretiydi Şehir Hastaneleri. Pandemi sürecinde Şehir Hastaneleri olduğu için pandemiyi engellediğimize dair ben bir işaret görmedim. Kütahya da Şehir Hastanesi yok, Bilecik’te yok. Demek ki çok büyük bir fark söz konusu değil. Şehir Hastaneleri yeni yapılar oldukları için fiziki olarak, yeni malzemeler anlamında iyi. Ama sistem yine yoksulun ötelendiği, yine garibanın dışlandığı, yine yöneticilerin inisiyatifine göre ilaç konusunda tartışma yaşanan yerler. Şimdi sonuçta Danimarkalılara satışı da ekonomik garantiler nedeniyle. Bakın eczacılara ve doktorlara soralım Şehir Hastanelerinin başarılı olup olmadığını? Ben eczacılarla konuşuyorum. Şikayetleri şu: Devletle hasta arasında tahsildar görevi görüyor eczaneler. Devlet, Şehir Hastanesinde vatandaştan para almıyor. Vatandaş parasız hizmet aldığını sanıyor. Ama eczaneye gidince eczacının yakasına yapışarak ‘ben üç tane ilaç aldım niçin bu kadar para ödüyorum’ diyor. Halbuki doktorun, reçetenin, ilacın parasını ortan alıyor. Dolayısıyla şu anda sanıyorum Türk halkı en pahalı sağlık hizmetini alıyor. Solcu, sosyal demokrat bir politikacı olarak ben, sağlık hizmetlerinin tamamen kamusal ve parasız olması gerektiğini savunuyorum.

A. ANBAR: Sayın başkan, sorularımı tamamlamak üzereyim. Görüşmemizin sonuna doğru, Eskişehir’in kronik tartışmalarından birine ilişkin görüşünüzü almak istiyorum. Tek kelime: Trafik…

‘ÇEVRE YOLLARI YAPILMAZSA ŞEHİR İÇİ TRAFİK ÇÖZÜLMEZ’

K. KURT: Eskişehirliler yerel seçimde Adalet ve Kalkınma Partisinin adaylarını tercih etmediği için, genel seçimde güçlü olan ve yerel yöneticileriyle de Ankara’yı etkileyen Adalet ve kalkınma partililer bizim belediyelerin rahatlayacağı ortamı sağlatmıyorlar. Çevre yolu dizayn edilmediği sürece Eskişehir’deki trafik sorunu çözülmez. Çünkü Organize Sanayi Bölgesi (OSB) ile şehrin bağlantısını sağlayan çevre yolu. Dolayısıyla OSB’de çalışan 70-80 bin insan aynı yolu kullanıyor. Kuzey-Güney Çevreyolu çalışmaları da inadına yaptırılmıyor. Dolayısıyla şehrin merkezi trafiği ister istemez sıkışıyor.

'YILMAZ BÜYÜKERŞEN’İN UKOME’DEKİ BELİRLEYİCİLİĞİ BİTTİ'

Kent içi ulaşım ve trafik bildiğiniz üzere Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğunda. Ama 2019’da AKP büyükşehirleri kaybettikten sonra onu da büyükşehirlerin elinden aldı. Bunu yaparken UKOME’nin yapısını değiştirdi. Bununla beraber Büyükşehir Belediye Başkanımız Yılmaz Büyükerşen’in UKOME kararları üzerindeki belirleyiciliği bitti. Dolayısıyla iç trafiği de düzenlemek artık merkezi hükümetin denetiminde oldu. Şimdi yakın zamanda Büyükşehir Belediyesi bir bisiklet yolu ile ilgili anlaşma yaptı. O belki biraz rahatlatabilir. Ama İTÜ tarafından yapılan bir trafik mastır planı var sanıyorum. O plan doğrultusunda yapılaşmalar gerçekleşirse kent içinde sıkıntı biraz azalabilir.

‘İKTİDAR MİLLETVEKİLLERİNİN ARASINDA SORUN OLMASA KEŞTE’

Eskişehir’in talihsizliği şu: Yapılaşma tamamlanmış, mevcut yolu genişletme şansınız yok. Ne Atatürk Caddesini ne Yunus Emre Caddesini ne Sivrihisar Caddesini ne Muttalip Caddesini genişletemezsiniz. İster istemez zorunluluk nedeniyle mevcut haliyle yürüyeceksiniz. Yeni açılan alanlarda fazla sıkıntı yok; işte Batıkent, işte Vadişehir, İşte Ihlamurkent… Ama merkezde Taşbaşı’nda bunu nasıl çözeceksiniz. Ya bir dönüşüm yapacaksınız ya Taşbaşı’nda trafiği yasaklayacaksınız. Bu sefer de Eskişehir’de şöyle bir alışkanlık var: Dükkanın önüne kadar arabasıyla gitmeye çalışan bir anlayış var. Nitekim tarihi Odunpazarı bölgesindeki sit alanında araç trafiğini yasaklayalım dedik yer yerinden oynadı. Şimdi can çekişen esnaf, para kazanamayan esnaf belediyenin yapacağı her hamleyi kendisinin işinin bozulacağına endekslediği için tepkici davranıyor. Keşke bize gösterdikleri tepkinin onda birini iktidara gösterseler bu iş düzelir. Ama ne yazık ki bir çözümsüzlük sürecindeyiz şu anda. Ben AKP’li milletvekillerinin Ankara’da çok güçlü bir etkileme alanlarının olmadığını görüyorum. O nedenle de Eskişehir’de yapılamayan işlerin bütün sorumlusu AKP’li milletvekilleridir. Bir de bakın, AKP’li milletvekillerinin arasında da sorun olmasa keşke. Bunlar ülke için aynı hedefte yan yana gelmiş insanların kişisel kaprisleridir diye tahmin ediyorum.

A. ANBAR: Bir belirgin sorun daha… Eskişehir’de şiddetli yağışlarda hayat durma noktasına geliyor. Bir görüş, nadir görülen böylesine yağışlar nedeniyle büyük yatırımlar yapılmaması gerektiğini savunuyor. Bir diğer görüş ise vatandaşın konforu için yatırımdan kaçılmaması gerektiğini ifade ediyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

‘ALTYAPIDA BUGÜN ÖNGÖRÜLEMEMİŞ’

K. KURT: Bir kere kentin planlanması doğru hesaplarla olmalı. Bizim büyük ölçüde 15-20 yıl önce biten altyapının, bugünü tam öngöremediği anlamına geliyor. Kaldı ki olağanüstü bir yağış olunca ister istemez taşmalar oldu. Şöyle olabilir: Belki yeni arıtmalar yapılabilir. Yeni gelişen bölgeler için kurulan hayallerin tutması gerekir. Şimdi doğal akışına bırakılsa idi, imar tahminleri tutabilirdi. Ama şimdi ne oldu? Vadişehir-Ihlamurkent bölgesi; TOKİ geldi konut yaptı ve orası ister istemez büyüdü. Şimdi o bölgedeki kanalizasyonların yetersiz kalması bence doğal. Bu iş birliği içinde, TOKİ ya da devletin yerel yönetimleri ciddiye almasıyla çözülebilir. Başka türlü düzelmez.

‘OĞUZHAN ÖZEN YOĞUN ÇALIŞMA İÇERİSİNDE’

Burada yerel yönetimleri kusurlu çıkarmanın doğru bir tarafı var mıdır, hayır yoktur. Çünkü aynı sıkıntı çevreyolu köprülerinin altında da söz konusu oluyor. Bir de orada, her yağışta sorun oluyor. Tabii belediyelerin de iyileştirici programlar yapmalarında yarar olduğu da ortaya çıktı son yağışlarla beraber. ESKİ’de yeni bir yapılanma var. Yeni yapılanmada Genel Müdür Oğuzhan Özen’in herhalde bunları gördüğünü düşünüyorum. Çünkü yoğun bir çalışma içinde kendisi. Oğuzhan Bey’in hem sistemi tanıma hem de sisteme alternatif üretme konusunda hazırlıkları olduğunu biliyorum. Yerel yönetimler olarak üstümüze düşen görevleri biz yerine getiririz, ama merkezi hükümetin de bu konuda ciddi desteğinin olması gerekir.

A. ANBAR: Son soru… Pandemi dolayısıyla saha çalışmalarınızı rutinin altında bir hıza çekmiştiniz. Önümüzde ciddi bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu ifade ediyorsunuz. Çalışma temponuzu arttırmayı düşünüyor musunuz?

K. KURT: Eski tempomu da geçeceğim. Çünkü bir cumhurbaşkanlığı seçimi atmosferine girdiğimizi hissediyorum, her an seçim olabilir. İlçemizin 50 köyü var, bu 50 köyün yarısını gezdim bayramdan sonraki dönemde. Kısa sürede tümüne ulaşıp sorunların çözülmesini sağlamaya çalıştık. Önümüzdeki süreçte de düğünler, etkinlikler başlar ve hızımızı sürdürürüz. Ben örgütlü ve programlı politik gezilerimi arttıracağım. Bir milletvekili fazla çıkarmak için elimden geleni yapacağım.

A. ANBAR: Son soru dedim ama son cümleniz üzerine bir soru daha sormak istiyorum. Milletvekili adayı belirleme sürecine müdahaleniz olur mu?

K. KURT: Bir partili sorumluluğu içinde milletvekili adaylarının belirlenmesi konusunda tabii ki mücadele ederim.

-SON-

eskisehirilkhaber.com