Kanal 26 televizyonunda hazırlayıp sunduğum Hayat Okulu programına, bu hafta Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım KURT konuk oldu.
İçinden nehir, yüreğinden şiir geçen bu şehri hepimiz seviyoruz. Arif Nihat Asya Eskişehir konulu şiirinde bakın ne diyor:
“Nazlarda dilek vardı, edalarda sihir
Sevdim seni her şeyinle ey Eskişehir!
Gül gibi tüten akşamla ne şahaneydi
Ufkunda duman dağları, koynunda nehir!”
Kazım Kurt, 1957 yılında Seyitgazi ilçesine bağlı Yenikent Köyü’nde doğmuş. İlkokulu aynı köyde okuyan Kurt sırasıyla İstanbul Haydarpaşa ve Eskişehir Bahçelievler liselerinde okumuş. 1976 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanan Kurt, 1980 yılında üniversite eğitimini tamamlamış.
Kurt’un yaşamı hep mücadelelerle geçmiş, ruhunda beslediği kararlılık, azim ve hedeflerine olan inançları mıdır bilinmez, onu hep sivil toplum örgütleriyle dayanışma içinde görüyoruz. Haksızlıklara karşı amansız bir duruşa sahip olan Kurt bunu her girdiği ortamda belli ediyor. Üniversite döneminde siyasetin içinde aktif olarak yer alan ve bu dönemde okuduğu siyasi yayınlar sayesinde siyaset hakkında önemli bilgiler edinme fırsatı bulan Kazım Kurt, avukatlık stajının ardından meslek hayatına Eskişehir’de başlamış.
Siyasetin yasaklandığı 1980 yılında Seyitgazispor’un kuruluş aşamasında yer alan Kurt, bir yandan da Eskişehir Gelişim Vakfı kuruluşu çalışmalarına katılmış. Yine aynı dönemde Seyit Battal Gazi Vakfı’nın kuruluşunda görev alan Kurt, Kırım Derneği, Kırım Gelişim Vakfı’nın da kurucusu olarak, sivil toplum hareketinin Eskişehir’de gelişmesine katkı sağlamış. 12 Eylül’den sonra kapanan Halk Evleri’nin açılmasının gündeme geldiği dönemde Eskişehir Halk Evi kurucu başkanı olan Kazım Kurt, burada 2-3 yıl çok ciddi çalışmaların yapılmasına ön ayak olmuş. 1989 yılında SHP’nin Eskişehir belediyesini kazanmasıyla birlikte önemli çalışmalara imza atan Kazım Kurt, Eskişehir Halk Evi’nin kamuoyunda tanınan ve sevilen bir halkevi haline gelmesini sağlamış.
Üniversite eğitimi aslında yönünü de belirlemiş Kazım Kurt’un, siyasi olaylardan haliyle kendisi de etkilenmiş, okuduğu kitaplar, yaşama bakış açısı onu sol cenahın içine çekmiş, her hangi bir fraksiyona dahil olmadım ama o fraksiyondaki arkadaşlarımın avukatlığını yaptım derken bunu gururla söylüyor. Daha sonraki yıllar tam bir mücadeleyle geçmiş Kurt’un yaşamında. Soğuk bir kış günü başlattığı külliye direnişini anlatırken ses tonu değişiyor birden, heyecanlanıyor, “Tek başıma grev başlattım, külliyenin elimizden alınmaya çalışılması büyük bir haksızlıktı,” diyor. Sonunda mücadeleyi kazanıyor Kurt. Tabi burada Eskişehir halkının ve sivil toplum kuruluşlarının rolü yadsınamaz.
2011 yılında CHP’den milletvekili seçilen Kurt, üç yıl sonra yapılan yerel seçimlerde Odunpazarı CHP Belediye Başkan adayı oluyor, “AKP çok güçlüydü, biz parçalanmıştık, genel başkan bu görevi bana tevdii etti, risk aldım, benim hayatım risklerle dolu, eğer seçimi kaybetseydim benim siyasi yaşamım bitmişti, ben zoru severim” diyor. Kurt 2014 yılında Belediye Başkanı olarak başladığı görevini üç dönemdir sürdürüyor. Yaptığı projeler Odunpazarı’nda hayat bulan Kurt en önemli görevinin yoksulluk ve yoksunlukta mücadele etmek olduğunu söylüyor. Aşevinden bahsediyor, binlerce insana reklam yapmadan sıcak yemek yedirdiklerini söylüyor. Kreş ve bakımevlerini önemsiyor, ne olursa olsun biz bunları yapmaya devam edeceğiz diyor. Kiralama araç sistemine son verdiklerini, kendi araçlarını satın alıp tasarruf ettiklerini söylüyor.
Ne diyelim Sayın Kurt’a bundan sonraki yaşamında başarılar dileriz, yolu açık olsun.
Sosyal medyada paylaşılan anonim bir şiirle kapattık programı.
Eskişehir gibiyim artık.
Gülmeyi Tepebaşı'nda bıraktım.
Coşkuyu doktorlarda.
Aşkı kanlı kavakta...
Köprübaşı gibi yorgun, Kuyubaşı kadar yıkık, Muttalip kadar belalı.
Tren garı kadar vedalara alışık.
Adalar kadar kalabalık.
Atatürk Stadyumu kadar cefakâr
Eskişehir gibiyim yani.
Uzaktan ışıl ışıl ama aslında yorgun.
Haa her şeye rağmen.
Odunpazarı evleri gibi dimdik ayaktayım.